Duru buyuyor..

Lilypie Fourth Birthday tickers

30 Mart 2010 Salı

İstanbul Mostessori Semineri Notları

Pazar günü büyük bir heyecan ve merakla katıldığım montessori semineri bence çok başarılı geçti. Montessori felsefesi, okumaya başladığımdan beri bana çok yakın geldi, kızımla olan ilişkimde bilmeden bu felsefeye yakın davranıyor olduğumu farkettim. Yahoo grubuna üye olup uzunca bir süre takip ettim. Seminer düzenleme fikri ortaya çıktığı anda hiç düşünmeden kaydımı yaptırdım. Bu işin eğitimcisinden detayları öğrenmeyi çok istiyordum. Seminerde konuşulanları kendi yorumlarımı da katarak paylaşmak istiyorum.


Hilal hanım'ın çok kez tekrarladığı bir konu üzerinde durmak istiyorum. "Çocuklarda öğrenme isteği içten dışa doğru gelişir, yetişkinlerin, çocuğun öğrenmesindeki payı çok küçüktür öncelikle bu gerçekle yüzleşmeliyiz" dedi. Ebeveynler tabiki rol model olacak, ona yol gösterecek, uygun ortamlar yaratacak ama onları etkilememiz çok zormuş. Yani empoze edici öğretme bu felsefe içinde yer almıyor, isterse öğreniyor istemezse ısrar edilmiyor.


Benim ilgimi çeken diğer bir konu, "evlerimizi ve sınıflarımızı eski mahalle hayatlarımıza yakın yerler yapmalıyız"dı. Eskiden bu ortamlar nasıl özgür, samimi ve güvenilir ise montessoride buna yakın bir çevrede büyümeyi uygun buluyor. Evlerde bizden bağımsız özgürce uğraşlarıyla ilgilenebilecekleri alanlar yaratmalıyız, gerek balkon, gerek bahçe, gerekse odanın bir kısmını ona ayırmamız gerekiyor.


Çocuğumuz 0 ile 3 yaş arasında fiziksel olarak oldukça büyük yol katediyor. "Napıyor? başta emekliyor sonra yürümeye başlıyor, başta agu bugu yapıyor sonra konuşmaya başlıyor. Bunları yapmasını sağlayan biz değiliz o potansiyel zaten doğuştan onun içinde var" diyor Hilal hanım.


Yine bence en önemlilerinden biri duyular konusu. 3-6 yaş aralığı duyuların gelişmesindeki en önemli dönem. Duyularımızı hepimiz biliyoruz: dokunma, koklama, görme, tatma ve işitme. Burdaki can alıcı nokta "çocuğumuzu tek duyu üzerinden uyardığımızda öğrenme işleminin daha etkili olduğu". Çoğumuz öğretirken hem anlatma hem gösterme yoluna başvuruyoruz bunun yanlış bişey olduğunu bunun yerine sessizce göstererek öğretmenin daha başarılı olduğunu öğrendik, suyu aktarma çalışması yaparak tecrübe ettik...


Sürahiden ağzı dar olan kaba huni ile su aktarma çalışması


Başka bir not çocuğumuzun kaba motor çalışmaları ile ilgili(0-4 yaş aralığı)."Çocuklar yaşları kadar km'yi yüreyebilirler" diyor Hilal Hanım. Puşetler iyi hoş, çok amaçlı kullanabiliyoruz ama çokta abartmamak lazım diyor. Çocuklarımıza ip atmala, koşma, zıplama, top oynama, bisiklete binme, kaydırağa tırmanma gibi oyunları oynayabilmesi için fırsat vermeliyiz. Bunlar, ilerki yaşlarda spora yatkınlığını arttırıp, sosyal çevrelerinden geri kalmalarını önleyecektir. Sınıflarda her çocuk materyallerini kendi yerinden alıp, taşıyarak, çalıştıktan sonra tekrar yerine yerleştiriyor. Buda montessoride fiziksel aktivitelerin önemini gösteriyor.


"1-3 yaş aralığındaki çocuklar kendi düzenlerini oluşturmak isteyeceklerdir, onlara izin vermeliyiz aksi halde krizler yaşanabilir bunların sonucunda 2 farklı kişilik yaratıyor olabiliriz biri isyankar diğeri içine kapanık, kabullenmiş, çabalamayan." Çocuğunuz bir eşyasını bir yere koymakta ısrar ediyorsa bırakın koysun diyor Hilal hanım, siz neden böyle bişey yaptığını değerlendirmeye, anlamaya çalışın. Mutlaka bir sebebi vardır. Kendisi söylemeden sormamızda istenmeyen bir durum. Sadece geçici bir dönem olduğunu bilmeliyiz, bu dönemi inatlaşmadan geçirmeye çalışmalıyız.


Evimize montessori meteryali almalı mıyız? "Evimize montessori meteryali almak maliyetli olabilir ama alabilirsiniz, bizim sınıflarımızda her materyalden sadece bir tane var ve 16-17 tanede çocuk var" dedi Hilal hanım. Sınıflardaki bu sistem ile çocuklar paylaşmayı ve sabretmeyi öğreniyorlar. Onun yerine evde bulunan benzer eşyaları kullanabileceğimiz söyledi. Örneğin, içiçe geçen saklama kaplarını ters çevirip kule yapabiliyoruz.

Hilal hanıma göre dikkat etmemiz gereken diğer bir noktada şu:"Çocuklarımız bizim her hareketimizi gözlemliyor, en meşgul anlarında bile gözlerinin ucuyla bizi takip ediyorlar". Bizden gördüklerini tekrar etmek isteyeceklerini düşünerek onlar için uygun olacak şekilde hareket etmeliyiz. Seminerde verilen örnekler, tepsiyi mutlaka 2 elle tutarak taşımalıyız, su içerken bardağı 2 elle tutmalı yada sandalyeyi 2 elle kaldırmalıyız. Bizim için çok kolay olan bu işlerin çocuklarımız için oldukça ağır olduklarını gözardı etmemeliyiz.


Süngerle bir kaptan diğer kaba su taşıma çalışması


Başka ufak notlar : (aklıma geldikçe eklemeye devam edeceğim)


0-3 yaş dil gelişimi için en önemli dönem. Doğru şeyleri yeterli miktarda dinlemeli.

Günlük yaşam materyalleri : Kaşık, masa, tava, minik cımbız, süngerler, renkli sular ile su çalışmaları ve yiyecek hazırlama çalışmaları yapılabilir.


Son olarak 0-6 yaş aralığı çok çok önemli, bu dönemi kaçırmamalıyız ve çocuğumuza bizim için kıymetli olduğu hissini hep vermeliyiz.

29 Mart 2010 Pazartesi

1 yaş kontrolümüz


Cumartesi günü Duru'yu 1 yaş kontrolü için doktora götürdük. Aşısını olduktan sonra grip olmuştu ve burun akıntısı hala devam ediyordu. Bu yüzden iyi denk geldi, geçtiğimiz doktor muayenesinde olduğu gibi buda çok zorlu geçti, herkes bu şekilde mi yaşıyor bilmiyorum ve açıkcası merak ediyorum.
Doktor Durunun sırtını dinlerken önüne oyuncak verdi, başta oyuncakla oynuyor arada doktora dönüp onu itiyor sonra tekrar oyuncağa dalıyordu, bu böyle 2-3 kez tekrarlandı. En sonunda kızdı, itti itti ve doktor gitmedi ya başladı ağlamaya. Şimdiye kadar ki ciddi ağlamalarından biriydi. Ne yaptıysam sakinleşmedi, bir yandan üzerini giydirmeye diğer yandan doktoru dinlemeye çalışıyordum. Doktor hanım, 1-3 yaş arasında çocukların konuşamadıkları için sinirli olabileceklerini söyledi ve çok fazla hayır demeyin dedi, çok fazla şeye hayır derseniz hayır anlamını yitirir, nasılsa herşeye hayır diyor diye düşünüp onları yapmaya çalışır dedi.
Aşı sonrası grip görülebilir, gece uykusuzluğu aşı ve diştendir dedi. İlaç yazdı.
Haftada 1 mutlaka balık yenmeli, tereyağ, inek sütü serbest. Bal 15 aydan sonra.

Resimleri kontrol öncesi hastanenin bahçesindeki parkta çektim.

24 Mart 2010 Çarşamba

Eşleştirme kartlarımız

Geçtiğimiz haftalarda tchibodan aldığım laminasyon makinesini dün akşam test etme imkanımız oldu. İlk deneme başarısız oldu çünkü makinenin ısınmasını beklemeden filmi geçirmişim. 2. kez denediğimde çok güzel oldular. Parlak ve sıkı.

Resimde Duru'nun elinde büktüğü ilk deneme ürünü. Kartlar, meraklı minik dergisinin bu ay verdiği çiflik hayvanlarına ait. Durucuk önce ağzına aldı, sonra kırmaya çalıştı. Çok fazla ilgilendiği söylenemez.

Blogumdaki yazı silindi...

Dün blogumdaki bir yazıya resim eklemek isterken birde baktım yazım silinmiş, yerinde undefined yazmaya başlamış. Başta üzüldüm, tekrar yazmayı hiç ama hiç istemiyordum. Yazı kısaydı birde uzun olsaydı daha çok üzülürdüm heralde. Sonra Ufuk'tan yardım istedim oda sağolsun google'nın ön belleğinden bakalım dedi. Yazının başlığını aratınca çıktı ama sadece bir kısmı. Sonra o çıkan kısmı google'a tekrar yazıp aratınca devamı da görünmeye başladı. Böyle yaparak sonuna kadar google'nın ön belleğinden yazımı tekrar tamamlayabildim. Başınıza gelirse sorunu bu şekilde çözebilirsiniz.

22 Mart 2010 Pazartesi

Atlı karıncaya bindikk :)

Cumartesi günü ben ve Duru atlı karıncaya bindik. Çocukluğuma gittim, geri geldim diyebilirim. Siz atın üzerinde dönerken size el sallayan babanne ve dede de olunca resim tamamlandı. Duru uykudan yeni uyandığı için çok keyif alamadı bir dahaki sefere inşallah.

Kurtköy -Viaport'ta çocukların eğlenebileceği büyük bir alan oluşturulmuş. İçinde neler mi var:



  • Pony Club'ta, 3-14 yaş aralığındaki çocuklar onlara eşlik eden bir kişi ile birlikte atlara binip gezebiliyor.


  • Yapay bir gölet var, içinde yüzen ördek ve kuğuları keyifle seyredebilirsiniz.


  • Dev gemi şeklinde ahşap oyun parkının içinde salıncak ve kaydıraklar mevcut.


  • Büyükler için go kart, atv parkuru ve alışveriş yapabileceğiniz birçok outlet mağazası var.

Hafta içi gitmenizi şiddetle tavsiye ederim, hafta sonu özellikle pazar günü çok kalabalık olabiliyor(turlarla gelenler çok fazla). Sadece hafta sonum var derseniz cumartesi daha gidilesi.
http://www.viaport.com.tr/eglence.asp

Hoşgeldin Bahar!

Ben önceden beri kışı, yaza tercih eden biriyim. Sıcak beni bunaltır, çekilmez gelir. Duruyla değişen bir sürü şey gibi buda tersine döndü. Yazı aylarını özlediğimden midir bilinmez havaların ısınmasını iple çekiyorum. Bu muhtemelen her anne için aynıdır.
Havanın dışarıya çıkmaya müsait olması anneleri olduğu kadar çocukları da mutlu ediyor, parkta bahçede oynayabiliyor, kuşları, kedileri seyredip(henüz kovalayamıyoruz) doğanın içine karışıyorlar. Evlerdeki kısıtlı alanlardan kurtulup güneşin, toprağın, temiz havanın keyfini sürüyorlar.
Şimdiki hayalimiz, havalar ısınsın hergün dışarı çıkalım, çimlerde yürüyelim, yeni arkadaşlarımız olsun. Kısacası biraz sosyalleşelim. Yeri gelmişken yazayım, Durucuk bu günlerde çevresiyle daha bir ilgili, daha bir dışa dönük davranışlar sergiliyor. Bu beni çok mutlu ediyor.

18 Mart 2010 Perşembe

Doğum Gününden Notlar

1- Duru'nun yaş gününde ne yazık ki çok fotoğraf çekemedik. Sebepleri sonradan düşününce ortaya çıkıyor. Başımıza gelen kaza olayı hevesimizi biraz kırdı, yanlış yer seçimi(arkamızdan gelen gün ışığı çok fazla) ve fotoğraf çekecek kişiyi önceden ayarlamamak.
2- Ufuk güzel bir slide show hazırlamış, "mış" diyorum çünkü seçtiği resimlerden benimde haberim yoktu. Büyük bir keyifle izledik. Tavsiye ederim, harika oluyor. (2000'e yakın foto arasından seçim yapmak oldukça zaman alıcı)
3- Pastayı kesmeden önce bir süre bekledim baktım herkes bakıyor kestim :( "gitti pastam" dedim hepimiz birden güldük.
4- Yemekler yendikten sonra, gelen güzel hediyeleri açtım. Bir sürü giysi ve ayakkabısı oldu kuzumun. Ortak renk kırmızı, bu senenin modası o galiba.
5- Çocuklar Duru'nun oyuncaklarıyla oynadılar, büyükler sohbet etti.
6- Misafirlerimize resimde'de gördüğünüz minik saatlerden hediye ettik. Saatleri Caramel İstanbul'dan aldık.

17 Mart 2010 Çarşamba

Durunun ilk kazası...

Duru yaşgününde dişinden dolayı oldukça huysuzdu. Ve başımıza bize korkunç dakikalar yaşatan bir kaza geldi. Misafirlerimize vermek için hazırlattığımız minik çalar saatlerden birinin jelatini (ısırıp bir parçasını koparmış) Duru'nun boğazına kaçtı. Hemen başaşağı çevirdik, öksürmesini sağlamaya çalıştık ama nafile bir türlü çıkmıyordu. Çok detaya girmek istemiyorum anlatırken bile fena oluyorum. O anları kimsenin yaşamasını istemem. Sonunda teyzesi eliyle jelatini çıkardı. İşte o an hayatımdaki en güzel andı. Bu tür kazalar kalabalık ortamlarda daha çok oluyor, iki kat dikkatli olmamız lazım.

16 Mart 2010 Salı

Duru'nun bahçe içindeki doğum günü pastası

Duru'nun yaş günü pastasının değişik ve özel bir tasarım olmasını istiyordum. Hayalimdeki pasta, Duru bir bahçenin içinde oturacak etrafında civcivler, kelebekler ve çiçekler olacaktı. Yasemin sizinde resimde gördüğünüz gibi inanılmaz güzel bir pasta hazırladı. Papatya şeklinde olmasını önerdi çokta iyi yaptı, dışının güzelliği kadar kek, krema ve fıstık üçlüsünün uyumu da enfesti. Kendisine çok teşekkür ediyorum.
Yaseminin güzel pastalarına http://www.ozelpastam.com adresinden erişebilirsiniz.

13 Mart 2010 Cumartesi

İyi Doğdun Durucum

Bundan 1 yıl önceydi, güzel ve bir o kadar da heyecanlı geçen hamilelik sürecinin sonu, 16 gün önce bize sürpriz yaparak gelmişti. Sonunda kızımla tanışmıştık. O kadar minikti ki dokunmaya kıyamıyorduk. Birbirimize alışmamız çok kolay oldu, ilk zamanlarda günleri, sonra ayları saydık birlikte ve şimdi Duru 1 yaşında. İnanılmaz bir hızla büyüdü, şimdi yerinde duramayan, enerji deposu bir bakmışsın orda bir bakmışsın burda koca bir bebek oldu. Minik pamuğum, iyi doğdun, iki ki benim kızım oldun. Seninle geçirdiğim her dakika benim için çok özel. Seni çok seviyorum.

10 Mart 2010 Çarşamba

Header resmimiz değişti

Sayfamızında bir değişiklik yenilik olsun istedim ve headerı değiştirdim. Eskisini kaybolasını önlemek amacıyla buraya ekledim.

8 Mart 2010 Pazartesi

Resimlerden Kolaj Oluşturma

Daha önceki yazımda kolaj oluşturmak üzerine bir yazı yazacağımı söylemiştim ve yazıyorum. Anne bebek blogları arasında gezerken kolaj yapılmış bir resim gördüm ve nasıl yapabileceğimi araştırmaya başladım. Resim birleştirme, resimleri tek resimde toplama diye aratırken epey sonra adının kolaj olduğunu öğrendim. Epey sonra diyorum çünkü 2-3 program indirip kurdum ve benim aradığım şey olmadıklarını farkettim. Zor bulunan bir bilgi olduğu için paylaşmak istedim. Bu arada işin komiği program benim bilgisayarımda kuruluymuş ama ben o işe yaradığını bilmiyormuşum. Adı Picasa 3 Duru'nun resimlerini picasada bir albümde yayınlıyoruz bu programı da albüme resim göndermek için kullanıyoruz. Nasıl yapıldığına gelince ilk önce bir klasörün içine birleştirmek istediğiniz resimleri koyun. Picasayı açtığınızda içinde resim olan tüm klasörleri listelenmiş olarak göreceksiniz. Burdan kendi klasörünüzü bulun ve Create >> Picture Collage deyin. Sonra soldaki kısımdan istediğiniz şekilde ayarlayabilirsiniz. Resimlerin arasına boşluk koyabilir, mozaik, grid, çerçeve şeklinde görüntüleyebilirsiniz. Sonra Create Collage deyip kaydedebilirsiniz. Kaydettikten sonra üzerine yazı yazabilirsiniz. Picasa 3'ün başka güzellikleri de var, resimleri etiketleyebiliyorsunuz sonra örneğin Duru'nun yada Duru ve Duygu'nun olduğu tüm resimleri göster diyebilirsiniz. Slide show yapabilirsiniz.

Picasa 3'ü indirmek için buraya tıklayın.

4 Mart 2010 Perşembe

Duru'nun doğum günü yaklaşırken eskilerden bugüne bir yolculuk yaptık

Duru'nun yaş gününe 9 gün kaldı. Yaş günü partisini 13'ünde değilde 14'ünde yapacağız çünkü direksiyon sınavı o güne denk geldiği için teyzesi ve kuzenleri gelemiyorlar. Ama 13 Mart içinde özel bişeyler düşünmek lazım. Duru'nun resimlerinden bir kolaj yaptım aylara göre numaralandırdım. Nasıl yaptığımı hangi programı kullandığımı daha sonra yazacağım. Bu resmi çerçelevetip asmayı da düşünüyorum.

Yazlık Alışveriş

Dün Duru için alışveriş yaptım uygun sayılabilecek fiyatlara çok güzel şeyler aldım. Odasındaki dolap ve duvarlara biraz renk katmak için aldığım çıkartmaları yapıştırmak benim için çok zevkliydi. Dolaplarımız çok sade(ikea'dan almıştık) bu çıkartmaları yapıştırınca çok güzel oldular. Duru hayvanları henüz tanımıyor ama tanıdığında sevebileceğini düşünüyorum, onun kolayca erişebileceği yerlere yapıştırdım. Ayrıca bebek yemek seti de kullanışlı, mama sandalyesine vantuzuyla yapışıyor kolay kolayda çıkmıyor. İçine yaptığım ev makarnasından koyup Duru'nun önüne yapıştırdım öyle güzel oynadı ki, her tarafı makarna oldu, olsun yedikleri kâr kaldı bir kısmı da ziyan oldu tabi:( Sonraki yazımda resimleri ekleyeceğim. Giysileri henüz denemedim yıkadıktan sonra deneyeceğim ama penyelerini çok beğendik, özellikle 3 lü takım fiyat kalite açısından bence en uygun ürün. İlerleyen zamanlarda küvet içi kaymayı önleyici ve duvar saatini de almayı düşünüyorum. Ürünlere http://www.tchibo.com.tr/ den yada mağazalarından ulaşabilirsiniz.

1 Mart 2010 Pazartesi

Duru ile ilk misafirliğimiz

Pazar günü Duru ile Elif teyzesine gittik. Birlikte ilk kez misafirliğe gidiyormuşuz ben oraya gidince durumu farkettim. Hep Ufuk yanımızda ve aile içinde olduğumuzdan bu zamana kadar zorluk çekmedik. Birde Duru'nun ulaşabileceği alanlar sınırlıydı şimdi nerdeyse sınırsız. Böyle olunca evdeki birşeyi kırması an meselesi oluyor. Ne yazık ki minik biblo fili attı ve tek bacağını kırdı minik Duru :( Çok şükür ki mahçup olmayacak kadar yakın olduğum bir arkadaşımın evindeydik ve bu ilk deneyimimi onların evinde vermiş oldum. Teşekkürler Elifcim.